2 sonuçtan 1 ile 2 arasý

Konu: Karagöz Ýle Hacivat Konuþmalarý 3

  1. #1
    Hisli Yürek
    Üyelik tarihi
    Sep 2014
    Mesajlar
    60
    ALLAH cc razý olsun / Teþekkürler
    0
    0 Konusuna 0 Teþekkür Almýþ
    Tecrübe Puaný
    8

    Smile Karagöz Ýle Hacivat Konuþmalarý 3

    KARAGÖZ ÝLE HACÝVAT: MÝRAS
    Karagöz’e Mýsýr’daki amcasýndan bir sandýk altýn miras kalýr. Bunun üzerine Karagöz yakýn arkadaþý Hacivat ile beraber bir ticaret gemisine binip Mýsýr’a giderler. Miras iþlemlerini hallettikten sonra yine bir ticaret gemisine binip geri dönerler. Ama Marmara Denizi’nde kürekçilerin isyaný sýrasýnda su alan gemiden yolcular kayýklara binerek kurtulurlar.
    Karagöz ile Hacivat altýn dolu sandýkla Mudanya kýyýlarýna, bindikleri kayýkla ulaþýrlar ama sahilde konuþmaya daldýklarýndan iskeleye iyi baðlamadýklarý kayýk dalgalara kapýlýr ve gözden kaybolur. Daha sonra bir at arabasýna binerler ve Bursa’daki evlerine dönerler. Býrak bir sandýk altýný ceplerindeki para da bitmiþtir. Ýþ bulup çalýþarak para kazanmalarý gereklidir ama nasýl bir iþ? Onlar aralarýnda bu konuyu konuþurken tatlý bir sohbete dalarlar. Giderek sohbet koyulaþýr, þakalaþmalar artar.
    Karagöz: “ Sence nasýl bir iþ tutayým Hacivat. Ama tutacaðým iþ de az emek harcayýp çok para kazanayým. “
    Hacivat: “ Öyle iþ olmaz Karagözüm. Ne demek az emek çok yemek. Az emek az yemek. “
    Karagöz: “ Sen de amma yaptýn be Hacýcavcav. Bana az yemek vere vere açlýða mý alýþtýracaksýn. Biraz insaflý olsan da tabaðýmý dolmayla doldursan. Pek severim dolmanýn yanýna köfteyi, ondan sonra pilavý ve þamtatlýyý. “
    Hacivat: “ Bu kadar yeter mi Karagözüm? Ýstersen nohuttan, musakkadan, makarnadan ve cacýktan da alsan.”
    Karagöz: “ Onlarý sen ye Hacýcavcav. Benim istediklerimden ikiþer porsiyon olsaydý, o yemeklerden birazý sabaha kalsaydý, ne güzel olurdu. “
    Hacivat: “ Tamam Karagözüm, bu istediklerin olur olmasýna da, çok çalýþýrsan, çok kazanýrsan, bu yemeklerden yersin. “
    Karagöz: “ Ahh. Ah. Keþke kayýðý iyi baðlasaydýk ve altýnlar kaybolmasaydý. Altýnlarý bozdurur bozdurur harcar, yer içerdik. Keyifli bir hayat sürerdik. "


    Yazan: Serdar Yýldýrým


    5. Sýnýf Türkçe Kitabý - Üç Renk Yayýnevi - Soru Bankasý - Yayýn Yýlý: 2015 - Sayfa: 168


    -------------------------------------------------------------------------------------


    KARAGÖZ ÝLE HACÝVAT: HACÝVAT’IN ATI
    Hacivat’ýn son zamanlarda iþleri iyi gider. Çok para kazanýr. Bu birikimi deðerlendirmek için, bir yarýþ atý satýn alýr. Girdiði her yarýþý kazanan meþhur bir at: Küheylan. Olayý duyan Karagöz, Hacivat’ýn evine gidip kapýyý çalar. Hacivat pencereye çýkar ve sorar: “ Buyur Karagöz’üm, bir þey mi istemiþtin?
    Karagöz: “ Evet Hacivat, bir þey istemiþtim. Duyduðuma göre, Küheylan’ý satýn almýþsýn. Onu bana satar mýsýn? “
    Hacivat: ” Neden olmasýn Karagöz’üm. Ýyi bir fiyat verirsen satarým. De bakalým, ne veriyorsun? “
    Karagöz: “ Hý?..”
    Hacivat: “ Yani kaç para verirsin? Küheylan’ý kaça alýrsýn? “
    Karagöz: “ On altýn veririm. Sattýn mý? “
    Hacivat: “ Dur bakalým, Karagöz’üm. Hemen sattýn mý olur mu? Bir pazarlýk yapalým, deðil mi? “
    Karagöz: “ Nazarlýk taktýrýrým, Küheylan’a. Anlaþtýk o zaman. “
    Hacivat: “ Yapma Karagöz’üm. Alýþveriþi oldubittiye getirme. On altýna Küheylan mý satýlýrmýþ? Çýk biraz, çýk çýk. “
    Hacivat’ýn ne dediðini tam olarak anlayamayan Karagöz evin merdivenlerini çýkmaya baþlar. Sonunda, burnu kapýya dayanýr.
    Hacivat: “ Çýk Karagöz’üm, çýk çýk. “
    Karagöz: “ Kapýya kadar çýktým. Daha fazla çýkamýyorum. “
    Hacivat: “ Ben sana merdivenleri çýk demedim. Fiyatta çýk, yani on altýn dedin ya onu arttýr, yirmi de, otuz de. “
    Karagöz: “ Yirmi, otuz. “
    Hacivat: “ Çýk, çýk. “
    Karagöz: “ Elli, altmýþ. “
    Hacivat: “ Çýk, çýk. “
    Hacivat’ýn çok para istemesine kýzan Karagöz baðýrýr: “ Çýk çýký, çýk çýk. Sanki zil takýp oynuyorsun. Bre Hacivat, sen ne istiyorsun bu ata, onu söyle bakalým. “
    Hacivat: “ Bak Karagöz’üm, ben atý yüz altýna aldým. Üstüne kar da koy. Yüzü geç, yüzü geç.”
    Karagöz: “ Yüzgeç balýklarda olur, alýk. “
    Hacivat: “ Hemen sinirlenme Karagöz’üm. Þunun þurasýnda ne güzel pazarlýk yapýyoruz. Bak Karagöz’üm, Küheylan’ý sana veririm ama yüz yirmi altýnýný alýrým. Bir kuruþ aþaðý olmaz. “
    Hacivat’ýn konuþmasýna içerleyen ve Küheylan’ý alamadýðýna üzülen Karagöz, Hacivat’a küser. Bir hafta ne Hacivat’ýn evinin önünden geçer, ne de onunla konuþur. Daha sonra iki eski dost tekrar barýþýrlar.


    Yazan: Serdar Yýldýrým


    4. Sýnýf Ata Tatilde - Ata Yayýncýlýk - Sayfa: 14-15
    4. Sýnýf Tüm Dersler - Gezegen Yayýncýlýk - Soru Gezegeni - Yayýn Yýlý: 2019 - Sayfa: 39


    ----------------------------------------------------------------------------------


    KARAGÖZ ÝLE HACÝVAT: ÝBÝÞ’LE DOMUZ AVI
    Karagöz ile Hacivat, yanlarýna Ýbiþ’i de alýp, Uludað’a domuz avýna çýkarlar. Önceleri ellerde ok ve yay, kaþlar çatýlmýþ, bakýþlar keskin ormanda domuz ararken, sonralarý yorgunlukla birlikte ok yaydan, kaþ kaþtan, bakýþlar keskinlikten sýyrýlýr. Sýkýntýyý azaltmak için Karagöz’ün anlatmaya baþladýðý av hikâyeleri baþýna bela olur, çünkü anlattýðýnýn bir numara büyüðünü Ýbiþ’ten duymak, Karagöz’ün giderek sinirlenmesine neden olur. Karagöz, Ýbiþ’i uçurumdan aþaðý atmakla tehdit eder.
    Ýbiþ: “ Tamam, beyabi. Kýzma bana. Ben de bundan sonra konuþursam iki olsun. Þimdi rahat rahat istediðini anlat. “
    Karagöz: “ Bre Ýbiþ, sussana artýk. Bir daha sana av yok. Hacivat, Ýbiþ’i ava giderken yanýmýza alalým demek yok artýk. Bu son. “
    Hacivat: “ Merak etme Karagözüm. Sen kalbini serin tut. Hiçbir ava Ýbiþ’i götürmeyiz. “
    Daha sonra Karagöz ile Hacivat ve Ýbiþ domuz aramaya devam ederler, fakat ortalýkta hiç domuz yoktur.
    Hacivat: “ Sabahtan beri arýyoruz, bir domuz göremedik. Hayatýmda böyle bir þey ne gördüm, ne de duydum. “
    Karagöz: “ Göremeyiz tabi, bu Ýbiþ yanýmýzdayken. Bunun sesini duyan domuz karþý daða kaçýyor. Ýki ok atmýþ, üç domuz vurmuþ. Anlatsana o hikâyeyi bir daha. “
    Hacivat: “ Aman Karagözüm, sinirlenme. Ýbiþ o hikâyeyi anlattý, geçti. Ben inanmadým. Senin anlattýðýn hikâyeler daha bir inandýrýcý oluyor. “
    Karagöz: “ Doðru, çünkü ben olmuþ olaylarý anlatýyorum. Yýllar önce gençken köyden arkadaþlarla domuz avýna gittiydik. On kiþiyiz. Ormanda büyük bir domuz sürüsünü tuzaða düþürdük. Etrafýný kuþattýk. Baktý domuzlar kaçýþ yok, birer birer yanýma geldiler. Ben de çaldým býçaðý boyunlarýna, yirmiden sonrasýný sayamadýmdý. “
    Hacivat: “ Hah hah ha.. Ýlahi Karagözüm. Sen de deðme avcýlara taþ çýkartýrsýn. Avcýlýkta, atýcýlýkta benden ileridesin. “
    Ýbiþ: “ Benim de yýllar öncesinden bir domuz avý hikâyem vardý, ama beyabi kýzar diye anlatamýyorum. “
    Hacivat: “ Yeni bir domuz hikâyesi ha. Ama anlatma. Karagöz’ü kýzdýrmayalým. Keþke demeseydin. Merakta býraktýn beni, Ýbiþ. “
    Karagöz: “ Ben de meraklandým. Bana bak Ýbiþ, destekli atarsan kýzmam ama desteksiz atarsan, seni uçurumdan atarým, bilmiþ ol. “
    Ýbiþ: “ Tamam beyabi ve Hacýabi. Atýþlar destekli olacak. “ Ýbiþ, konuþmasýna devam eder ve ben sekiz yaþýndayken der. Karagöz’ün ayaða kalktýðýný gören Ýbiþ aðýz deðiþtirir. “ Yani on sekiz yaþýndayken demek istedim. “
    Bunun üzerine Karagöz: “ Hah öyle söyle. Beni kýzdýrma. Þimdi devam et. “
    Ýbiþ: “ Manda kadar bir domuz bizim tarlalara dadandýydý. Tarlada mýsýr, baðda üzüm býrakmadýydý. Ye babam ye. Baktýk yedikçe doymaz bu domuz, yakýnda aðaçlarý da yer. Babam, dedem, amcam, yeðenlerim ve ben tarlada, baðda nöbete durduk. Ben baðda bekliyorum. Bir gün öðle vakti domuz baða girdi. Zönk zönk deyip yürüyüp geliyor. Yakaladým domuzu suratýna iki tokat, baþladý domuz aðlamaya. Bir yandan da,” Abi, ben sana ne yaptým? Neden vuruyorsun?” diye výzýrdýyor. Ben de baðýrdým. Bak þu baðdaki üzümleri ben mi yedim. Baþkasýnýn üzümünü nasýl habersiz yersin. Ben böyle baðýrdým ama domuz ne dese beðenirsiniz. Ne yapayým, açým, abi. Yemeseydim de açlýktan ölse miydim? O gün domuzu býraktým. Bir daha onu oralarda gören olmadý. Çok uzaklara gitmiþ olmalý. “
    Karagöz: “ Bre densiz, yine desteksiz attýn. Ben seni uçurumdan atayým da gör “ diyen Karagöz, Ýbiþ’in üstüne yürür. Bunun üzerine Ýbiþ kaçar, gider. Daha sonra Karagöz ile Hacivat baþka olay olmadan evlerine dönerler.




    Yazan: Serdar Yýldýrým


    ------------------------------------------------------------------------------------


    KARAGÖZ ÝLE HACÝVAT: HIRSIZ
    Bir gece Karagöz’ün evine hýrsýz girer. Karagöz sabahleyin uyanýnca bakar ki, ev tam takýr kuru bakýr. Hýrsýz utanmamýþ ve sokak kapýsýný söküp götürmüþtür. Karagöz olayý zaptiyeye, hanýmý da komþulara haber verir. Komþular, evin önünde toplanýr ve az sonra iki zaptiye gelir. Karagöz’ün oðlu Yaþar, annesine sarýlmýþ, aðlamaktadýr. Küçük Yaþar’ýn birkaç parça oyuncaðýný götüren hýrsýz acaba onlarý ne yapacaktýr?
    Karagöz’ün evinin soyulduðunu duyan kadim dostu Hacivat, eve gelir ve evde inceleme yapmaya baþlar. Ýki zaptiye olayý soruþturur ve hýrsýzý yakalayacaklarýný söyleyip gider. Zaptiyeler gidince, komþular daðýlýr. Karagöz ailesinin yanýnda Hacivat kalýr ve Karagöz’ü sorguya çekmeye baþlar.
    Hacivat: “ Caným Karagöz’üm, hýrsýz gelmiþ, dolaplarý, masalarý götürmüþ. Kapýyý sökmüþ. Hiç mi gürültü, týkýrtý duymadýn? “ diye sorar.
    Karagöz: “ Bu ne biçim soru, Hacivat. Gürültü, týkýrtý duysam kalkýp da hýrsýzýn ümüðüne basmaz mýyým? “
    Hacivat: “ Her neyse, olan olmuþ, biten bitmiþ, eþyalar gitmiþ. Þimdi bir oyun etmeli de, þu hýrsýzý yakalamalý. Hah buldum!. Karagözüm, siz bir yandan, ben bir yandan komþularýn arasýna dalalým, onlarý senin evde bir kese altýn olduðuna inandýralým. Bu durum kulaktan kulaða yayýlýr ve hýrsýzýn kulaðýna giderse, hýrsýz mutlaka senin eve damlar. “
    Karagöz: “ Sen ne diyorsun, Hacivat? Bende bir kese altýn yok ki? “
    Hacivat: “ Olduðunu farz et. Hýrsýzý yakalamak için, bu bir yem. Oltanýn ucuna yem takarsan balýk yakalarsýn. Balýk yeme gelir de, hýrsýz altýna gelmez mi? Siz benim dediðimi yapýn gerisine karýþmayýn. “
    Karagöz: “ Tamam, Hacivat. Senin bu tür iþlere aklýn erer. Bende bir kese altýn olduðunu yayarýz. Haydi, haným, Yaþar, kalkýn gidiyoruz. “
    Karagöz’ün evinde bir kese altýn olduðunu akþama kadar duymayan kalmamýþtý. Eski kulaðý kesiklerden olan Celal, gece yarýsýna kadar evin içinde dört döndü. Daha sonra evinden çýkýp, karanlýk sokaklardan süzülerek geçti ve bir hayalet sessizliðinde Karagöz’ün kapýsýz evinden içeri girdi. Evdekilere elindeki þiþenin içindekini koklatýp altýnlara konardý. Þiþeyi koklattýðý kazazede top atsan uyanmazdý, fakat bu defa durum bambaþkaydý. Evdekiler uyanýktýlar ve onu bekliyorlardý. Celal yatak odasýna girince Karagöz ile Hacivat tarafýndan yakalandý ve bir iple sýkýca baðlandý. Ertesi gün zaptiyeler tarafýndan sýký bir dayaktan geçirilerek zindana atýldý.
    Karagöz’ün eþyalarý hýrsýzýn evinde bulundu. Kader, son günlerde iþsiz olan, Hacivat’ýn bulduðu iþlerde çalýþarak, kýþýn da turþu satarak geçimini saðlayan Karagöz’ün alnýnýn teriyle çalýþarak kazandýðý eþyalarý kaybedip buldurarak, onu sevindirmiþti.




    Yazan: Serdar Yýldýrým


    ----------------------------------------------------------------------------------------


    KARAGÖZ ÝLE HACÝVAT : OÐULLARI
    Karagöz’ün oðlu Yaþar ile Hacivat’ýn oðlu Sivrikoz arasýnda, babalarý kadar olmasa bile, hatýrý sayýlýr bir rekabet vardý. Yaþar, Sivrikoz’un elinde yeni alýnmýþ bir oyuncak görmesin, ne yapar eder, Karagöz’e oyuncaðýn aynýsýný aldýrýrdý. Hani ya Sivrikoz’un Yaþar’dan aþaðý kalýr yaný mý vardý? Sivrikoz, Yaþar’ýn elinde ne görürse isterdi. Oðlunun gözlerinde yaþ, kalbinde acý görmek istemeyen Hacivat ikiletmeden oðlu ne istiyorsa alýrdý.
    Böylece aradan yýllar geçti. Ýkisi de birer yiðit olan gençler düðün güreþlerine katýlmaya baþladýlar. Güreþlere katýlanlar birer havlu, rakiplerini yenip baþ olan güreþçi ise, kýnalý bir koç kazanýyordu. Ýlk katýldýklarý güreþlerde birinci, ikinci turlarda elenen Yaþar ile Sivrikoz, tecrübeleri arttýkça güreþlere aðýrlýklarýný koymaya baþladýlar. Nihayet, bir düðünde finale kalma baþarýsýný gösterdiler. Bunun üzerine Karagöz, Hacivat’ýn yanýna gider ve oðlunun güreþlerden çekilmesini ister.
    Hacivat: “ Hiç öyle þey olur mu Karagözüm? Oðullarýmýz bileklerinin hakkýyla finale adlarýný yazdýrdýlar. Çýkarlar meydana aslanlar gibi güreþirler. Kim güçlüyse galip gelir ve þampiyon olur. “
    Karagöz: “ Benim oðlum þampiyon olur, çünkü senin oðlundan daha iri. “
    Hacivat: “ Ýrilikle þampiyon olunmaz ki, güreþte kuvvetli olan, atak olan ve nefesini iyi ayarlayan rakibine üstünlük saðlar. Bütün bunlar benim oðlumda var. “
    Karagöz: “ Günah benden gitti. Rezil olmayasýnýz diye geldim. Benimki, senin oðlunu hamur gibi yoðuracak ve koçu kazanacak. “
    Hacivat: “ Bak Karagözüm, koçu benim oðlum kazanýr. Bundan korktuðun için, oðlun güreþten çekilsin diyorsun. “
    Karagöz: “ Ben kimseden korkmam. Hata bende, kýrk yýlda bir þey istedim, onu da yapmadýn. “
    Hacivat: “ Ama caným efendim, borç para istemiyorsun ki, dediðini yapayým. Oðluma güreþten çekil, hükmen yenik sayýl diye nasýl söylerim. “
    Karagöz: “ Söyleyemezsin tabi, çünkü korkaksýn. Yarýn senin evin karþýsýnda koçu þiþe takýp kýzartacaðým. Sakýn gelme bir parça et için. Yaðma yok “ diyen Karagöz arkasýný dönüp uzaklaþmaya baþlar. Hacivat’ýn seslenmesiyle durup dönen Karagöz’e, Hacivat þöyle der:
    “ Yarýn koç benim bahçede kýzaracak. Toplanýn gelin, kurban bayramý haricinde et yüzü mü görüyorsunuz? “
    Ertesi gün yapýlan güreþi Hacivat’ýn oðlu Sivrikoz kazanýr. Karagöz buna itiraz eder ve Sivrikoz’un daha önce açýk düþtüðünü ve güreþi oðlu Yaþar’ýn kazandýðýný söyler. Bunun üzerine hakem heyeti toplanýr ve karar deðiþikliði yaparak, Yaþar’ý þampiyon ilan eder. Bu duruma da Hacivat itiraz eder. Hakem heyeti görevsizlik kararý alýp topluca Bursa Kadýsý’na gider. Bursa Kadýsý, iki tarafý ve hakem heyetini dinledikten sonra müsabakayý berabere ilan eder. Kýnalý koç kurallara uygun olarak kesildikten sonra, yarýsý Sivrikoz’a, yarýsý Yaþar’a verilir. Böylelikle olay tatlýya baðlanýr.


    Yazan: Serdar Yýldýrým


    -----------------------------------------------------------------------------------


    KARAGÖZ ÝLE HACÝVAT: ÝDAM FERMANI
    Günlerden bir gün, Karagöz, Bursa sokaklarýnda turþu satarken, yanýna bir adam yaklaþýr:
    " Ben beni arýyorum ama bulamýyorum. Sen beni buldun mu? " diye sorar. Adamýn ne dediðini anlamayan Karagöz sadece " hý " der. Bunun üzerine adam tekrar sorar:
    " Ben kendimi arýyorum ama yokum. Yoksam yokum ve ben yoktan çýkýp, kendimi bulup kendimle kucaklaþmak istiyorum. "
    Karagöz: " Bre adam, kendinle nasýl kucaklaþacaksýn ki? Ýnsan ancak bir baþkasýyla kucaklaþabilir.
    Adam: " Ýnsanlar çift yaratýlmýþtýr derler. Böyle bir þey doðruysa eðer, iþte ben bu çiftimi, benzerimi arýyorum. Týpkýsýnýn aynýsý ben bu adamý sen tanýyor musun? Görmüþlüðün var mý? "
    Karagöz: " Görmüþlüðüm var. Onunla konuþtum bile. "
    Adam: " Gördün mü? Konuþtun mu? Nerede gördün, konuþtun, çabuk söyle? "
    Karagöz: " Az önce görmeye, konuþmaya baþladým. Þimdi de onu görüyorum, konuþuyorum. O sensin ya. "
    Karagöz ile konuþan, onu ara sokaklara çeken, Hacivat'týr. Ulucami'nin yapým iþinde çalýþan Karagöz ile Hacivat sýk sýk tartýþarak caminin yapýmýný geciktirince, padiþah Orhan Gazi bunun nedenini mimardan öðrenir ve Karagöz ile Hacivat hakkýnda idam fermaný çýkarýr. Ertesi gün tebdil kýyafet camiye gelen Orhan Gazi, Karagöz ile Hacivat'ýn tartýþmalarýný izler ve gülümsemekten kendini alamaz. Saraya dönünce, verdiði ölüm kararý için piþman olur. Padiþah, fedailerinden birini, Hacivat'a gönderir. Fedai, Hacivat'a, tanýnmamasý için ne lazýmsa yapýp, Karagöz'ü de yanýna alýp, Bursa'dan gitmelerini ve kurtulmalarýný söyler.
    Hacivat evine gider ve sakallarýný keser, sadece býyýklarý kalýr. Yýllardýr giymediði elbiselerini giyer, Karagöz'ü arar. Hacivat'ýn Karagöz'ün yanýna gidince sesini deðiþtirerek konuþmasýnýn sebebi; Karagöz'ün þaþýrmasýný saðlayarak daha ne olduðunu anlamadan, onu Bursa'dan uzaklaþtýrmaktýr. Hacivat olanlarý Karagöz'e küt diye anlatsa, padiþahýn idam fermanýna karþý gelmek istemeyecek Karagöz, kendini celladýn önüne atacaktýr.
    Hacivat Karagöz'ü Bursa dýþýna çýkarýnca normal sesiyle konuþmaya baþlar, Hacivat olduðunu söyler ve olanlarý anlatýr. Karagöz Hacivat'ý yýllardýr sakallý gördüðü için, sakalsýz haline güler ve Hacivat'la alay eder. Hacivat'ýn tanýnmamak için sen de sakalýný kesmelisin demesi üzerine Karagöz: " Sen ne diyorsun Hacivat? Ben hayatta sakalýmý kesmem. " der.
    Bunun üzerine Hacivat: " Sakalýný kesmezsin ama tanýnýr da yakalanýrsan ne olacak? Ýnsanýn hayattaki en önemli amacý, hayatýný devam ettirebilmesi olmalý. Geride kalacak karýný, çocuðunu düþün. Onlar sensiz ne yapar, ne yer, ne içerler? " der.
    " O da doðru ya. "
    " Gel bakalým, þu dere boyunda týraþýný ol. Erkek adama býyýk da yakýþýr. "
    Týraþtan sonra Hacivat, Karagöz ile birlikte, yakýndaki bir çiftlikten iki at satýn alýrlar ve atlarýna binip hep batýya doðru yol alarak, Balýkesir taraflarýna giderler. Birkaç yer dolaþtýktan sonra, bir köyde iþ bularak, tarlada ýrgat olarak çalýþmaya baþlarlar.


    Ýki ay içinde çalýþkanlýklarý ve doðruluklarý sayesinde köydekilerle saðlam dostluklar kuran Karagöz ile Hacivat, bu arada kendilerine birer ev yaparlar. Köylülerin yardýmýyla ailelerini buraya getirtirler ve uzun yýllar boyunca sakin bir hayat yaþarlar.
    Bu arada Karagöz ile Hacivat'ýn idam edildikleri söylentisinin çýkmasý üzerine arkadaþlarý Þeyh Küþteri çok üzülür ve perde gerisinde Karagöz ile Hacivat oyunu oynatmaya baþlar. Oyun, Bursa halký tarafýndan çok beðenilir ve zamanla Anadolu'ya yayýlýr. O köyde ve civar köy ve kasabalarda pek çok defa kimliklerini belli etmeden oyunlarý seyreden iki dost çok önemli bir ayrýntý hariç, oyunlarý beðenirler.
    Karagöz'ün hemen her oyunda Hacivat'a vurup, O'nu dövmesi...
    Bu durumun açýklamasýný Karagöz þöyle yapar: " Ben Hacivat'a neden vurayým? O tam bir beyefendi. Bana her zaman yardýmcý oldu. Ýþsiz, parasýz kaldýðým durumlarda bana iþ buldu. Bu durum beni üzüyor. "
    Hacivat ise: " Yok efendim, yok. Dayak, vurma falan yok. Bu oyunu oynatanlar, ilgiyi en üst düzeyde tutabilmek için, Karagöz'e beni dövdürtüyorlar. Gerçekte, Karagöz bana bir fiske dahi vurmamýþtýr. Oyun oynanýrken, Karagöz bana vurduðunda seyredenler gülmeseler, zamanla bu kötü hareketin oyun harici kalacaðýna inanýyorum.


    Yazan: Serdar Yýldýrým


    -------------------------------------------------------------------------------------


    KARAGÖZ ÝLE HACÝVAT: PINARBAÞI MEYDANI
    Bursa’daki Pýnarbaþý Meydaný’nda takriben yirmi kiþilik bir kalabalýk toplanmýþ ve neþeli vakit geçirmekteydi, çünkü orta yerde tartýþanlar, gelmiþ, geçmiþ en iyi güldürü ustalarýndan ikisiydi: Karagöz ile Hacivat. Dilerseniz þimdi biz de hoþça vakit geçirmek için, tartýþmaya küpe olalým ve küpeyi parmaðýmýza takalým.
    Hacivat: “ Olur mu Karagözüm, hiç küpe parmaða takýlýr mý? “
    Karagöz: “ Ya nereye takýlýr? “
    Hacivat: “ Küpe kulaða takýlýr. Kulaðýna küpe takan hanýmlar, daha bir güzel görünürler. Haným hanýmcýk olurlar. “
    Karagöz: “ Hamam açýksa bizim hanýma söyleyeyim de, Yaþar’ý da götürsün. Hamamda bir güzel yýkansýnlar. “
    Hacivat: “ Ah Karagözüm, Yaþar hiç kadýnlar hamamýna gider miymiþ? Büyüdü, kocaman adam oldu. “
    Karagöz: “ Kocaman adam mý? Yaþarcýk daha altýsýný sürüyor. “
    Hacivat: “ Olsun Karagözüm. Altý yaþýnda oðlan çocuðu kadýnlar hamamýna götürülmez, çünkü kadýnlar ondan korkarlar. “
    Karagöz: “ Amma yaptýn ha Hacivat. Yýllar önce annem beni on beþ yaþýndayken kadýnlar hamamýna götürmüþtü de yalnýz yýkanmýþtým. "
    Hacivat: “ Yapma ya, iyi ki hamamda kadýn yokmuþ. “
    Karagöz: “ Aslýnda hamamda yýkanan kadýnlar vardý ama ben göbek taþýna doðru yürüyünce hamam boþalýverdi. Benden neden kaçtýlar, anlayamadým.”
    Hacivat: “ Paçalý uzun donunla mý girmiþtin hamama. “
    Karagöz: “ Sen ne diyorsun Hacivat? Hamamda donla yýkanýlmaz ki. “
    Pýnarbaþý Meydaný’ndaki kalabalýk kahkahalarýn çaðýrdýklarýyla birlikte kýrk kiþi olmuþtu. Yirmi kiþide kýrk ayak vardý da, kýrk kiþide kaç ayak vardý?
    Karagöz: “ Bak Hacivat, okumam, yazmam yoktur ama hesabým kuvvetlidir. Kýrk kiþide altmýþ ayak vardýr. Altmýþ ayakta dört yüz parmak vardýr. “
    Hacivat: “ Olur mu Karagözüm. Kýrk kiþide ikiþerden seksen ayak vardýr. Seksen ayakta beþerden dört yüz parmak olur. “
    Karagöz: “ Tamam iþte, ben de dört yüz parmak demiþtim. “
    Gülmekten gözleri yaþaran, karýnlarýný tutarak gülen ve yerlerde debelenenler haricindeki çoðulcu kalabalýktan bir alkýþ tufaný koptu. Hacivat’ýn, ama sen altmýþ ayakta dört yüz parmak demiþtin, Karagözüm, dediðini benden baþka kimse duymadý.
    Ýnsanlar, doðar, büyür ve olgunlaþýrlar. Olgunlaþma geçici deðil, kalýcýdýr. Olgunlaþma yeni olgunlaþmalarý beraberinde getirir. Bu böyle sürüp gider. Ýnsan olgun bir meyvedir, dersek yanlýþ olmaz.
    Karagöz: “ Olur mu öyle þey, Hacivat? Þimdi ben meyve mi oldum? Elma, armut gibi mi yani? “
    Hacivat: “ Hayýr, erik gibi. “
    Karagöz: “ Demek beni erik yaptýn? Þimdi görürsün. Sen de olsan olsan þu ekþi limon olursun. Üç, iki deðil, bir iþe yaramayan limon. “
    Hacivat: “ Doðru Karagözüm. Limon bir iþe yaramaz, çok iþe yarar. Hani limonu ortadan kesersin, çaya, çorbaya sýkarsýn. Tadý leziz olur. “
    Karagöz: “ Adý keriz mi olur? “
    Hacivat: “ Hayýr Karagözüm. Adý keriz deðil, tadý leziz olur yani lezzetli olur. Ýç ferahlatýr, gönül açar. “
    Karagöz: “ Hayda bre pehlivan. Limon anahtar mý ki, Gönül teyzenin kapýsýný açsýn. Teyzem ellisini geçti hala evlenmedi. Gönül teyzenin gönlünü açacak anahtar daha yapýlmadý. “
    Dünyanýn pek çok þehrinde, belli günlerde pazar kurulur. Bu pazarlarda köyden getirilen sebze, meyve satýlýr. Pazara gidenin kesesi doluysa ve cimri deðilse ürünün en iyisini alýr. Anadolu’da sebze ve meyveler þehirlerin isimleriyle anýlýr olmuþtur. Amasya’nýn elmasý, Ýnegöl’ün pýrasasý gibi.
    Karagöz: “ Býrak ya Hacivat. Ne demek Amasya’nýn elmasý, Ýnegöl’ün pýrasasý. Yani elma almak için Amasya’ya mý gidelim? “
    Hacivat: “ Karagözüm, elma almak için, Amasya’ya gitmene gerek yok. Salý pazarýnda Amasya elmasý satýlýyor. Elma alýrken, Amasya elmasý almak gerekir. “
    Karagöz: “ Amasya’nýn elmasý elma da baþka yerin elmasý armut mu? Benim bahçedeki elmalar, Amasya elmasýna bin basar. Tadý güzel kokusu hoþ, eder insaný sarhoþ. “
    Hacivat: “ Armut alýrken deveci armudunu, üzüm alýrken Mürefte üzümünü tercih etmek gerekir. “
    Karagöz: “ Deveci armudunu boþ ver þimdi. Çocukken köye gittiðimizde dedemin baðýna koþardýk. Dedemin üzümlerinin tadýný, sonraki senelerde yediðim üzümlerin hiçbirinde bulamadým. Elma alýrken Bursa elmasý, pýrasa zaten Bursa’dan, armut Bursa’dan, üzüm Bursa’dan, erik Bursa’dan, domates, patates, þeftali, viþne, kiraz hep Bursa’dan. Hey benim güzel Bursam, kovsalar gitmem þu Bursa’dan. “
    Hacivat: “ Karagöz, az önce kiraz dedin. Söyle bakalým bu kiraz Bursa’nýn neresinde yetiþiyor? Sen eskiden hiç yalan söylemezdin. “
    Karagöz: “ De git oradan Hacivat. Þimdi de yalan söylemiyorum. On yaþlarýndaydým. Edebey Köyü’ne gitmiþtik. Orada bir kiraz aðaçlarý vardý, aklýn durur. Sanýrsýn kiraz ormaný. Epey bir gezindim orada, dallardaki kiraz çokluðundan güneþi göremedim. “
    Hacivat: “ Güneþ görünmüyorsa orman karanlýktýr, kirazlarý nasýl gördün? “
    Karagöz: “ Pöh, þunun sorduðu soruya bak. Kirazlarýn verdiði ýþýltý ormaný aydýnlatýyordu. Aðaçlara çýktým, belki iki kilo kiraz yedim. Sen Edebey kirazýnýn tadýný nereden bileceksin. “
    Aradan zaman geçtikçe kalabalýk çoðalmýþ ve yüz kiþiyi bulmuþtu. Hava kararmaya baþlamýþtý, akþam oluyordu. Ýþi tadýnda býrakmak gerekirdi. Karagöz ile Hacivat ellerini havaya kaldýrýp teslim iþareti çizdikten sonra kahkahalar býçak gibi kesildi.
    Karagöz: " Haydi bakalým aðalar, bu günlük bu kadar, " dedi ve yürüdü gitti.
    Hacivat: " Yarýn ayný saatte buluþmak üzere þimdilik hoþça kalýn, deyip Karagöz'ün peþine topal ördek gibi yürüyerek takýlmasý kahkahalarý meydana paraþütle geri getirdi.


    Yazan: Serdar Yýldýrým


    ----------------------------------------------------------------------------------------


    KARAGÖZ ÝLE HACÝVAT: ÝBÝÞ SIRTLAN AVINDA
    Ýbiþ ok ve yay alarak Uludað'a sýrtlan avýna çýkmýþ. Gezmiþ, dolaþmýþ, ortalýkta hiç sýrtlan yokmuþ. Derken, Serdar Yýldýrým'a rast gelmiþ. Serdar yaþadýðý zamandan 650 yýl gerideymiþ. Elinde tüfek varmýþ, belinde fiþek doluymuþ. Ýbiþ'e aslan avýna çýktým, demiþ.
    Ýbiþ: " Hani ok, hani yay? Neyle vuracaksýn aslaný? "
    Serdar: " Bak Ýbiþ, ok ve yay ilkel silahlar. Bu gördüðün tüfektir. Tüfeðe þu fiþeklerden koyarsýn, sonra tetiði çektin mi, dan, hop aslan yerde. "
    Ýbiþ: " Küçücük fiþek mi aslaný yere düþürecek? Fiþek aslana çarpar sonra aslan sana kýzar. Kaçarken tozu dumana katarsýn. Hele yakalamasýn aslan seni, bir lokmada yutar. "
    Serdar: " Öyle deðil iþte. Fiþek aslanýn vücudunu deler geçer. "
    Ýbiþ: " Dediðin gibi olsun. Sen bu tüfekle aslan avladýn mý? "
    Serdar: " Avlamam mý? Yüzden çok aslan vurdum."
    Ýbiþ: " Yüzden çok mu? Hepsini Uludað'da mý vurdun? "
    Serdar: " Tabi ya ne sandýn? "
    Ýbiþ: " Ama Uludað'da aslan yok diyorlar. "
    Serdar: " Var caným, olmaz olur mu? Ormanýn derinlikleri aslan kaynýyor. Ýstersen gidelim, bak Uludað'da aslan var mý, yok mu, kendi gözlerinle gör. "
    Ýbiþ: " Çok isterdim ama þunu baþka bir güne býraksak. "
    Serdar: " Sen nasýl istersen Ýbiþ. Aslan avý cesaret isteyen bir iþ. Kolay olsaydý her önüne gelen aslan avcýsý olurdu."
    Ýbiþ ile Serdar çene yarýþtýrýrken ileriden iki avcýnýn geldiðini görmüþler. Bunlar Karagöz ile Hacivat'mýþ. Karagöz ile Hacivat, Ýbiþ'i tanýyorlarmýþ, Serdar ile de tanýþmýþlar.
    Karagöz Serdar'ýn aslan avýna çýktýðýný duyunca þaþýrmýþ. Tüfek, fiþek olayýný duyunca aklý karýþmýþ. Serdar, ben bu tüfekle Uludað'da yüz aslan vurdum, deyince kaþlarý çatýlmýþ.
    Karagöz: " Bak Serdar, bol keseden konuþma. Ben böyle þeylere kýzarým. Ýbiþ de atar tutar ama sen onu beþe katladýn. Ýbiþ'i dövdüm, seni de döverim. "
    Bunun üzerine Serdar: " Geçen kýþ aralýk ayýnda Uludað'a çýkmýþtým. Ne bereketli avdý. Dört tane gergedan avladým. " deyince Karagöz Serdar'ýn üstüne atýldý. Aralarýnda bir boðuþma baþladý. Ýkisi birlikte yere yuvarlanýnca Serdar Ýbiþ'in yardýmýyla Karagöz'ün elinden kurtuldu, kaçmaya baþladý. Karagöz Serdar'ýn peþine takýldý. Az sonra yorulan Karagöz bir taþýn üstüne oturarak Hacivat'ýn ve Ýbiþ'in gelmesini beklemeye baþladý. Onlar geldikten sonra Karagöz: " Geyik gibi koþuyor, yakalamak ne mümkün. "
    Hacivat: " Aman Karagözüm, yakalayamadýn iyi oldu. "
    Karagöz: " Nee? Sen hangi taraftansýn Hacivat? "
    Hacivat: " Ben senin tarafýndaným Karagözüm. "
    Karagöz: " Ama ondan tarafa çýktýn. "
    Hacivat: " Serdar Ýbiþ'le konuþurken, biz araya girdik. Nasýl olsa bir þey vuracaðýmýz yok. Býrak anlatsýn. Avda böyle hikayelerin anlatýlmasý ava renk verir. Ortam neþelenir. Bol bol gülünür. "
    Karagöz: " Orhan neþelensin, gülsün. Ben gülemem. Boþ keseden böyle avcý hikayelerini duyunca kan beynime çýkýyor. "
    Hacivat: " Caným Karagözüm, büyüklük göster. Býrak gelsin, anlatsýn. "
    Ýbiþ: " Sen büyüksün, yücesin, güçlüsün Karagöz Baba. He mi, geliversin mi? "
    Karagöz: " Siz bu kadar istedikten sonra.. Gelsin bakalým. "
    Hacivat'ýn çaðýrmasýyla Serdar anýnda onlarýn yanýnda bitti. Karþýsýndaki Karagöz'ün kara gözlerinin içine bakarak avcý hikayelerinin son versiyonunu anlatmaya baþladý:
    " Bir çakal varmýþ. Bu çakal tilkiden kurnaz, kurttan kavgacýymýþ. Kaplanlarý rakip bilmiþ. Uludað'da günün her saati kaplan kovalarmýþ. Kaplanlarýn çakal karþýlarýna çýkacak diye ödü koparmýþ. Olaydan haberim oldu. Tüfek, tesisat kuþandým. Tam tekmil çakalý aramaya koyuldum. Çakala benim onu aradýðýmý söylemiþler. Çakal yüz arkadaþýný toplayýp geldi, benim etrafýmý sardýlar. Tüfekle çaktým aldým. Son kalan çakal, çak al beni de, dedi. Çaktým o çakalý da aldým. Dünya kurulalý beri böyle bir avcý görmekse Uludað'ýn kýsmeti oldu. Uludað benimle ne kadar gururlansa azdýr. "
    Müdahale etmemek için kendini zorlayan, hýrstan dudaðýný ýsýrarak kanatan Karagöz dinamit gibi patladý. Önüne çýkan Ýbiþ'e vurdu, Serdar'a vurdu. Yere yuvarlanan Ýbiþ'le Serdar kaçýp gittiler. Karagöz'ü sakinleþtirmek Hacivat'a düþtü. Ýleride dere boyunda Ýbiþ'le Serdar yüzlerini yýkayýp, su içtiler, biraz kendilerine geldiler.
    Ýbiþ: " Karagöz amma kýzdý ha. Arada ben de tokadý yedim. Gülüp geçeceði yerde kýzýyor. "
    Serdar: " Doðru Ýbiþ. Ben böyle hikayeleri eðlencelik olsun diye anlatýyorum. Son hikayeyi anlatýrken, onun gülmese bile kýzmayacaðýný düþündüm. Gülmedi ama kýzdý. Hem çok kýzdý. Hacivat'ýn güldüðü yanýna kar kaldý. Sen ne kar ne zarardasýn. Ben de bu iþten sebeplendim. "
    Ýbiþ: " Nee, sebeplendin mi? Tokadý yedin yeri öptün, sonra? "
    Serdar: " Bir haftadýr aðrýyan çürük diþim vardý. Sallanýp duruyordu. Korkudan diþçiye gidememiþtim. Karagöz bir tokatta o diþi bana yutturdu. Buraya gelirken konuþmadýk ya dilimi diþ oyuðunda tutup kaný durdurdum. Derede aðzýmý çalkaladým. Ýnanmazsan gel de bak. "
    Ýbiþ gelir, bakar: " Gerçekten oradan yeni diþ çýkmýþ. Belli oluyor. " der ve kahkahalarla güler.


    SON

  2. #2
    Hisli Yürek
    Üyelik tarihi
    Sep 2014
    Mesajlar
    60
    ALLAH cc razý olsun / Teþekkürler
    0
    0 Konusuna 0 Teþekkür Almýþ
    Tecrübe Puaný
    8

    Standart Cevap: Karagöz Ýle Hacivat Konuþmalarý 3

    KARAGÖZ ÝLE HACÝVAT: KÖSE
    Güzel, güneþli bir yaz gününde Pýnarbaþý Meydaný'nda bir sürü adam toplanmýþ, kahkaha patlatýyordu. Þiþiren aðýzdýr da balonu patlatan iðnedir. Aðýzdan çýkan iðneli sözler, adama nasýl kahkaha patlattýrýr, dilerseniz bunu öðrenelim.
    Hacivat: " Ak akçe kara gün içindir. "
    Karagöz: " Akçe yok ki kara güne saklasam. "
    Hacivat: " Bir elin nesi var, iki elin sesi var. "
    Karagöz: " Kurnada oturanýn elinde hamam tasý var. "
    Hacivat: " Söz gümüþse sükut altýndýr. "
    Karagöz: " Söz altýnsa sükut tenekedir. "
    Hacivat: " Olur mu Karagözüm, sükut yani susmak altýndýr. "
    Karagöz: " Ýyi, o zaman susalým, konuþmayalým. Buradaki kalabalýk hemen daðýlýr. Ýnsanlar, iþini býrakýp bizi dinlemeye geliyorsa sözüm altýn deðerinde olduðu içindir. "
    Karagöz kalabalýða dönerek:
    " Beni haklý görenler alkýþlasýn. " diye baðýrdý. Bir alkýþ fýrtýnasýdýr koptu.
    Bu sefer Hacivat kalabalýða dönerek:
    " Beni haklý görenler alkýþlasýn. " diye baðýrdý. Bir alkýþ boranýdýr koptu. Eee ne diyelim onlarý alkýþlayanlar sayýldýðýnda birbirine eþit olduðu görüldü. Yalnýz karþýda duran ve Karagöz ile Hacivat'ýn her iðneli vuruþuna kahkahasýný patlattýran köse kimseyi alkýþlamadý. Sonradan sordum, benim oyum ikisine, dedi.


    ----------------------------------------------------------------------


    KARAGÖZ ÝLE HACÝVAT: EKMEK
    Bursa sokaklarýnda gezip dolaþan Karagöz ile Hacivat, Pýnarbaþý Meydaný'na geldiklerinde yorulduklarýný anlarlar ve bir aðacýn altýna oturup dinlenirler.
    Daha sonra Hacivat: “ Aman Karagözüm, içim bayýldý. Fýrýndan ekmek al da suya banýp yiyelim.
    Karagöz: Ekmek alayým da yakýnda fýrýn var mýdýr?
    Hacivat: Var ya. Az önce önünden geçtik.
    Karagöz: Hiç fark etmedim. Yerini tarif et, hangi somun fýrýnýnda?
    Hacivat eliyle iþaret eder: Þuradaki inek ahýrýnýn ilerisindeki somun fýrýnýnda.
    Karagöz: Ne iþi varmýþ elinin ineðin kuyruk sokumunda?
    Hacivat: Karagözüm, nereden çýkarýrsýn ineðin kuyruk sokumunu? Þu ahýrýn ilerisindeki somun ekmek fýrýnýnda.
    Karagöz: Ahýrda samandan ekmek mi piþiriyorlar?
    Hacivat: Hiç samandan ekmek olur mu? Buðday ekmeði olur, buðday.
    Karagöz: Atlara buðday ekmeði, insanlara saman ekmeði.
    Hacivat: Ýnsanlar saman ekmeði yemezler. Ýnsanlara buðday ekmeði, atlara saman ekmeði.
    Karagöz: Demek o fýrýnda atlara saman ekmeði piþiriyorlar.
    Hacivat: Öyle demek istemedim.
    Karagöz: Ama öyle dedin. Atlara saman ekmeði dedin.
    Hacivat: Dur Karagözüm. Sana cümle anlatayým derken, ben kelimeleri þaþýrdým. Gitmemek için, böyle yaptýn. Aðzýmdan çýkaný kulaðýma duyurmadýn. Ben bir ekmek alýp geleyim, diyen Hacivat hýzlý adýmlarla oradan ayrýlýr. Biraz sonra elinde bir somun ekmek ve bir çanak suyla gelir. Ekmeði ikiye böler ve yarýsýný Karagöz' e verir. Birlikte ekmeklerini suya banýp yerler.


    --------------------------------------------------------------------------

    SÝVRÝKOZ ZAMANA KARÞI
    Sivrikoz'un küçük yaþlardan itibaren kafasýna takýlan sorular vardýr. Yýllar geçtikçe bu sorular daha da belirginleþir. Annesine, babasýna, amcasýna, dayýsýna bu sorularý sorar fakat gelen cevaplar tatminkar olmaz. Ýyi, güzel diyorsunuz da benim beklediðim cevaplar bunlar deðil, der. Babasý bir gün: " Sivrikoz beklediðin cevaplar bunlar deðilse sen sorduðun sorularýn cevabýný biliyorsun demektir. " der de Sivrikoz babasýna cevaplardan tam olarak emin olmadýðýný söyler. Sivrikoz'un sorduðu sorular nedir?
    Acýmasýzca geçen zaman, insanlarý neden yaþlandýrýyor?
    Ýnsanlarýn görünüþleri neden deðiþiyor?
    Zaman geçtiði için, insanlar yaþlanýyorsa zamaný durdurmak mümkün deðil midir?
    Sivrikoz bir gün babasý Hacivat'tan izin alýr ve zamaný arayýp bulmak, onunla hesaplaþmak için, yola çýkar. Sonraki günlerde zamaný arar, her önüne gelene zamaný sorar ama kimse zamanýn nerede olduðunu bilmemektedir. Günlerden bir gün bir ormandan geçerken bunalýr, olanlar canýna tak der ve baðýrýr: " Ey zaman, kimsin sen, neredesin, aramaktan býktým, çýk ortaya, yetti yaptýklarýn. "
    Birden ormanda sert bir ses yankýlanýr: " Hey genç, beni mi aradýn? Senin adýn nedir? "
    " Benim adým Sivrikoz. Seni aradým. Soracak sorularým var. Neden insanlarý yaþlandýrýyorsun? Þimdinin ihtiyarý bir zamanlar gençtim, güçlüydüm diyor. Geçtin de ne oldu? Ne kazandýn? Ýnsanlar belli bir yaþa gelince o insan için zamaný durdur. Yaþlanmasýn ama yaþasýn. Genç kalsýn. "
    " Sen neler diyorsun Sivrikoz? Daha önce kimse benim iþime karýþmýyordu. Ben de istediðim gibi kendimi kuruyordum. Genç ve güçlü birini, yaþlý, iki büklüm bir ihtiyar haline getirmek benim için önemli. Ben o ihtiyarýn genç halini hatýrlar ve gülümserim. Ama sen istemiyorsan bundan sonra kimseyi yaþlandýrmam. "
    Zamandan söz alan Sivrikoz sevinçle oradan uzaklaþýr. Sonraki günlerde zaman sözünü tutmaz ve insanlarý yaþlandýrmaya devam eder. Durumu fark eden Sivrikoz çok üzülür ve bir daha zamaný ne arayýp, ne sorar.


    -------------------------------------------------------------------------


    KARAGÖZ ÝLE HACÝVAT: AYAKLI KÜTÜPHANE
    Karagöz ile Hacivat yolda karþýlaþýr.
    Karagöz: "Hacivat, evi taþýmýþsýn? "
    Hacivat: " Doðru taþýdým. "
    Karagöz: " Nereye taþýdýn? "
    Hacivat: " Þu kilisenin beþ ev yukarýsýna. "
    Karagöz: " Kilis'e mi taþýndýn? "
    Hacivat: " Kilis demedim Karagözüm. Kilise dedim. "
    Karagöz: " Kilis'e taþýndýðýna göre Konya'yý görmüþsündür. "
    Hacivat: " Konya da nereden çýktý? "
    Karagöz: " Kilis'e giderken kervan Konya'dan geçer. "
    Hacivat: " Ne Konya'sý, ne kervaný? "
    Karagöz: " Mervan dayým Konya'da otururdu. Çocukken gitmiþtik. "
    Hacivat: " Dayýnýn adý Mervan mýydý? "
    Karagöz: " Van daha ileride Acem sýnýrýnda. "
    Hacivat: " Eee? "
    Karagöz: " Orada bir göl varmýþ. Deniz kadar büyükmüþ. "
    Hacivat: " Göl deniz kadar büyük olur mu? Deniz gölden büyüktür. "
    Karagöz: " Marmara Denizi, Ege Denizi. "
    Hacivat: " .... "
    Karagöz: " Karadeniz, Akdeniz. "
    Hacivat: " Bunlarý niye sayýyorsun? "
    Karagöz: " Saymayý bilirim, bir, iki, üç. "
    Hacivat: " Sonra. "
    Karagöz: " Üç, iki, bir. "
    Hacivat: " Sonrasý yok mu? Sen kaça kadar okudun? "
    Karagöz: " Üçe kadar. Matematikte birinciydim. "
    Hacivat: " Belli, sondan birinci. "
    Karagöz: " Okumam da iyidir. "
    Hacivat: " Þu dükkanýn levhasýný oku bakalým. "
    Karagöz: " Kem küm. "
    Hacivat: " Sonra. "
    Karagöz: " Ham hum. "
    Hacivat: " Senin neden üçe gidemediðin belli. "
    Karagöz: " Üçe gidecektim ama evden göndermediler. "
    Hacivat: " Neden? "
    Karagöz: " Çok þey öðrenmiþtim, beynim dolmuþtu. "
    Hacivat: " Yapma ya? "
    Karagöz: " Bana ayaklý kütüphane diyorlardý. "
    Hacivat: " Ayaklý kütüphane ha? "
    Karagöz: " Sen de bir þey bilmiyorsun Hacivat? Sen kaça kadar okudun? "
    Hacivat: " Beþi bitirdim. "
    Karagöz: " Beþi mi? Ben senden çok okumuþum. "
    Hacivat: " Vay vay! Üç mü büyük, beþ mi? "
    Karagöz: " Sen de amma cahilsin be Hacivat. Tabi ki üç büyük. "




    -----------------------------------------------------------------


    KARAGÖZ ÝLE HACÝVAT: GÜBRE
    Hacivat Karagöz'ün evinin önünden geçerken, Karagöz pencereden Hacivat'ýn üstüne atlar, boðuþmaya baþlarlar. Yoldan geçen adamlar ikiliyi ayýrýrlar, bunlar sakinleþince adamlar gider. Yalnýz kalýnca Hacivat sorar: " Aman Karagözüm, bana neden saldýrdýn? Ben sana ne yaptým? "
    Karagöz: " Þuna bak, bir de ne yaptým diye soruyor. "
    Hacivat: " Söyle caným efendim, bir suçum varsa bileyim. "
    Karagöz: " Cenabettin Bey yalýya bahçývan arýyormuþ. Zoti'yi göndermiþsin. "
    Hacivat: " Doðrudur. Zoti iyi bahçývandýr "
    Karagöz: " Ben kötü bahçývan mýyým? "
    Hacivat: " Hayýr, kötü bahçývan deðilsin. "
    Karagöz: " O zaman beni gönderseydin. "
    Hacivat: " Geçen defa seni gönderdiydim. Bahçedeki güllerin altýna insan gübresi dökmüþsün. O kadar gül soldu. "
    Karagöz: " Eee Cenabettin Bey geldi, Karagöz gülleri gübrele dedi. "
    Hacivat: " Ama olmaz ki, insan gübresi dökülmez ki. "
    Karagöz: " Ne gübresi dökülür? "
    Hacivat: " Hayvan gübresi dökülür. "
    Karagöz: " Kedi, köpek gübresi. "
    Hacivat: " Olmaz. "
    Karagöz: " Kuþ, fare gübresi. "
    Hacivat: " Olmaz Karagözüm, olmaz. "
    Karagöz: " Bunlar hayvan deðil mi? "
    Hacivat: " Hayvan ama gübreleri bahçede kullanýlmaz. "
    Karagöz: " Kullanýlýrsa ne olur? "
    Hacivat: " Topraktaki bitkiyi öldürür. Tarla, bahçe bozulur. "
    Karagöz: " .... "
    Hacivat: " Bir de Cenabettin Bey'i sokakta kovalamýþsýn. "
    Karagöz: " Kovalarým tabi. Bana kýzdý, baðýrdý. "
    Hacivat: " Kýzar, baðýrýr. Yalýnýn bahçesini tümden bitirdin. Bahçeyi temizletti, yeniden gül ektiriyor. "
    Karagöz: " Keþke ben ekseydim gülleri. "
    Hacivat: " Artýk sana orasý yasak. "
    Karagöz: " Gülleri eksinler de sonra ben bakýmýný yaparým. "
    Hacivat: " Karagözüm, söyle bakalým ne gübresi kullanýrsýn? "
    Karagöz: " Sen söyle. "
    Hacivat: " Ahýr hayvanlarýnýn gübresi. Say bakalým. "
    Karagöz: " Ýnek, öküz gübresi. "
    Hacivat: " Baþka. "
    Karagöz: " Boða, tosun gübresi. "
    Hacivat: " Baþka. "
    Karagöz: " At, eþek gübresi. "
    Hacivat: " Baþka, baþka. "
    Karagöz: " Koyun, keçi gübresi. "
    Hacivat: " Deðil mi ya? Ýþte bunlarý kullanmalýsýn? "
    Karagöz: " Bak hepsini bildim. Zoti'yi kov, beni iþe al. "
    Hacivat: " Zoti'yi kovmam ama seni iþe alýrým. Yeni bir iþ. "
    Karagöz: " Yeni bir iþ mi? Ne iþi bu? "
    Hacivat: " Yük taþýyacaksýn. Sandýk sandýk domates. "
    Karagöz: " Gündelik ne kadar? "
    Hacivat: " Gündelikler hep ayný. Bu iþin bir de ayrýcalýðý var."
    Karagöz: " Ayrýcalýk mý? Neymiþ o çabuk söyle. "
    Hacivat: " Ýstediðin kadar domates yiyebilirsin. "
    Karagöz: " Ýstediðim kadar mý? Desene yaþadým. Midem bayram edecek. "


    -----------------------------------------------------------------------------



    KARAGÖZ ÝLE HACÝVAT: MATÝZ
    Hacivat'ý gece uyku tutmaz. Sabah erkenden kalkar, giyinip dýþarý çýkar. Karagöz'ün evinin kapýsýný çalar. Bir daha çalar. Karagöz uykulu gözlerle pencereye çýkar. Bakar kapýyý çalan Hacivat'týr: " Hacivat, sabahýn seher vakti neden kapýyý çalarsýn? " diye sorar.
    Hacivat: " Ýn aþaðý Karagözüm, yarenlik edelim. Ben söyleyeyim, sen dinle. Sen söyle ben dinleyeyim. "
    Karagöz: " De git Hacivat, baþka iþin yok mu senin? Alýrým ayaðýmýn altýna. "
    Hacivat: " Gel aþaðý Karagözüm, gece uyku tutmadý. "
    Karagöz: " Seni uyku tutmadý ama benim uykumu kaçýrdýn. "
    Hacivat: " Uykunu mu kaçýrdým? Uykun nereye kaçtý? "
    " Uykum sana kaçtý, " diyen Karagöz, pencereden Hacivat'ýn üstüne atlar. Boðuþmaya baþlarlar. Karagöz'ün elinden kurtulan Hacivat: " Dur Karagözüm, sana bir hesap sorusu sorayým, bilirsen hemen giderim. " der.
    Karagöz: " Sor bakayým, benim hesabým kuvvetlidir. "
    Hacivat: " iki iki daha kaç eder? "
    Karagöz: " Hý.. "
    Hacivat: " Yani ikiyle ikiyi toplasan kaç olur? "
    Karagöz: " Kaç mý olur? Ýkiyle ikiyi toplasan kaç olur? "
    Hacivat: " Tamam iþte Karagözüm, ben sana soruyorum. Ýkiyle ikiyi topla kaç buldun? "
    Karagöz: " Ýki iki daha þey eder. Ya Hacivat, bu soru kolay, daha zorunu sor. "
    Hacivat: " Sen bunu bil, daha zorunu sorarým. "
    Karagöz düþünürken, aradan zaman geçer. Saða sola bakýnýp bir kurtarýcý ararken, Tuzsuz Deli Bekir çýkagelir. Hacivat'tan çok Karagöz'le haþýr neþirliði vardýr: " Vay Karagöz, arpacýk kumrusu gibi ne düþünürsün? Karadeniz'de gemilerin batamaz, kayýðýn olsa Marmara'da batardý. Bilmem anladýn mý? "
    Karagöz bu matizden oldum olasý hoþlanmamýþtýr. Onun olduðu ortamda dut yemiþ bülbüle döner. Matize korkuyla karýþýk saygý duyar. Her zaman, matizin belindeki býçak olmasa ben bilirim yapacaðýmý, der. Ama ufaktan da olsa racon kesmeden duramaz: " Ya matiz, Hacivat beni gece rüyasýnda görmüþ. Sabah erkenden kapýma üþüþtü. Soru soracaðým, dedi. Þimdi sen söyle: Ýki iki daha kaç eder, ben bilemem mi? "
    Matiz: " Bilemezsin. Bilirsen seni sokak sokak sýrtýmda gezdiririm. " Der ve belinden býçaðýný çýkarýr, aha bak þuraya yazýyorum, diyerek çömelip topraðý eþeler.
    Bunun üzerine Karagöz sadece küçük deðil, büyük dilini de yutar. Sus pus olur ve gözlerini aþaðý indirir. Ýçinden, matiz geldi, beni Hacivat'ýn elinden kurtardý ama rezil etmese bari, diye düþünür.
    Karagöz'ün süngüsünün düþtüðünü gören matiz Hacivat'a döner: "Bak Hacivat, ben ilk mektebin birinci sýnýfýna giderken, sýnýfýn en tembeliydim. Arap hoca bize dua öðretirdi. Evde kitaptan iyice çalýþýn, ezberleyin, gelin. Ýþte þu, þu dualarý okutucam, derdi. Ben evde tastamam dualarý ezberlerdim ama Arap hoca karþýma dikilince dualarý unutuverirdim. Bana kýzardý, baðýrýrdý. Senenin ortasýna doðru bu Karagöz bizim sýnýfa geldi. Arap hoca beni býraktý, buna yöneldi. Karagöz araptan çok azar iþitti. Üçe gitmedi. Daha sonra baþka mahalleye taþýndýlar, bu da araptan kurtuldu. Arap hoca tekrar bana döndü. Bir sene sonra ben de araptan kurtuldum, dörde gitmedim. "
    Matiz derin bir iç geçirir, hal ve gidiþ böyle Hacivat kardeþ. Haydi, kalýn saðlýcakla, der ve yürüyüp gider. Karagöz ile Hacivat ise, az sonra selamlaþýp dostça ayrýþýrlar.


    Yazan: Serdar Yýldýrým


    ----------------------------------------------------------------------------


    KARAGÖZ ÝLE HACÝVAT: ZAMAN MAKÝNESÝ
    Karagöz bir gün hýzlý adýmlarla evinden çýkar ve Hacivat'ýn evine doðru yürümeye baþlar. Karagöz çok hýrslýdýr, gözü hiçbir þeyi görmez. Kendisini tanýyýp, selam verenlere bile eyvallah etmez. Hýþýmla gelip, Hacivat'ýn evinin kapýsýný çalar. Hacivat kapýyý açar:
    " Yavaþ ol Karagözüm, kapýyý kýracaksýn! Tokmaðý görmez misin? Tekmeyle kapý çalýnýr mý? Evi yýkacaksýn. Benden korkmaz mýsýn? "
    " Kes! Senden korkmam. Sen benden korkar mýsýn? "
    " Aman Karagözüm, korkarým. Yeter ki, evimi baþýma yýkma."
    " Hemen gel, benim evin bahçesine. Hani diyordun ya yüz sene sonra ne seni ne beni kimse bilmez, hatýrlamaz. Onun saðlamasýný yapacaðýz. Bakalým doðru mu? "
    " Hah hah ha. Aman Karagözüm. Býrak yüz seneyi, elli altmýþ sene sonra bile insanlar bizi hatýrlamaz. Suya yazýlan yazý gibi, aðýzdan söz uçup gider. Kim Hacivat diye, kim Karagöz diye, kim beni ana, kim seni bile. "
    " Kes! Çekerim senin kulaklarýný. Kapa kapýný, düþ peþime. "
    Gerisin geriye dönüp uzaklaþan Karagöz'ün ardýndan, Hacivat koþarak zor yetiþir: " Karagözüm, nedir benimle derdin? Ben öylesine þakacýktan söylemiþimdir. Sen esas mý sanýrsýn? "
    " Artýk iþ çýðýrýndan çýktý. Sen þakacýktan konuþmadýn, ben de esas sandým. Elli altmýþ sene deðil, altý yüz altmýþ sene sonrasýna gideceðiz ve o zamanýn insanýna bizi soracaðýz. Ey ademoðlu, Karagöz ile Hacivat'ý bilir misin, diyeceðiz. Yüz kiþiden bir kiþi bile tanýmayan çýkarsa, ben süpürge olayým, yollarý süpüreyim. "


    Karagöz daha sonra Hacivat'ý evinin bahçesine götürür ve kendi icadý zaman makinesini gösterir: " Bak Hacivat, bu benim yaptýðým zaman makinesi. Ýkimiz buna binip geleceðe gideceðiz. Bakalým Bursa ve Pýnarbaþý Meydaný nasýlmýþ? Kaç yüz sene sonra insanlar nasýlmýþ? Bütün bunlarý öðreneceðiz. "
    " Aman Karagözüm, bu ne böyle? Tahtadan, tenekeden bir odacýk yapmýþsýn. Ama bunun tekerlekleri yok. Tekerlekleri olsa bile hani at, hani eþek. Bunu ne çekip götürecek? "
    " Kes! Zýrýltýyý býrak! Tekerleðe ihtiyaç yok, çünkü yürümeyecek. Bu makine zaman içinde süzülecek. Süzülerek zamandan hýzlý gidecek ve zamanýn önüne geçecek. Ýstediðim yerde duracak ve o zamanda kalacak. Biz de makineden çýkýp geleceði göreceðiz, yaþayacaðýz. "
    "Neler diyorsun, Karagözüm? Söylediklerinin yarýsýný anlamadým. Ýddianý ispat et, benden sana bir tepsi cevizli baklava hediye. "
    Bunun üzerine Karagöz: " Bir tepsi cevizli baklava mý? Desene aðzým tatlanacak," dedikten sonra zaman makinesinin kapýsýný açar ve haydi bakalým Hacivat, gir içeri, der.
    Hacivat içeri girip sandalyeye oturur. Karagöz de diðer sandalyeye oturup kapýyý kapatýr. Ayaklarýyla bisiklet pedalýna benzer bir tür pedalý çevirmeye baþlar. Aracýn etrafýný bir zaman bulutu kümesi kaplar. Karagöz, Bursa Pýnarbaþý Meydaný diye baðýrýr ve pedalý altý yüz altmýþ defa çevirdikten sonra býrakýr. Biraz sonra araç Pýnarbaþý Meydaný'nda belirir. Karagöz ile Hacivat araçtan çýkarlar.


    Sene 2011. Aralýk ayýnýn yirmi dördü. Karagöz ile Hacivat'ý meydanýn ortasýnda gören insanlar, onlarýn baþýna toplanýrlar. Bir çocuk sevinçle koþarak yanlarýna gelir ve geride kalan annesine baðýrýr: " Anne, koþ bak, Karagöz'le Hacivat. "
    Adamlar, kadýnlar, çocuklar, Karagöz ile Hacivat'ýn etrafýný sarar. Duyan gelir, gören gelir. Ortalýk kalabalýklaþýr. Karagöz nasýlsýn? Hacivat nasýlsýn? diye hal-hatýr soranlar çoðunluktadýr. Sizleri çok seviyoruz, diyenler vardýr. Karagöz atýp tutturmuþ olmanýn gönül rahatlýðý içinde Hacivat'tan yana döner: " Hani Hacivat, kimse bizi tanýmazdý? Ne oldu, gýkýn çýkmýyor? Çamura oturdun mu þimdi? "
    " Ne desem bilmem ki, Karagözüm. Þaþýrdým kaldým. Ýnsanlar bunca sene sonra bile beni tanýdýlar ya, eee ben de az deðilim hani, tanýmasalardý þaþardým. "
    " Vay Hacivat, fýrýldak olmuþ dönüyorsun! Yaptýðýn laf kalabalýðý. Ýnsanlar seni tanýdýlar ama ben varým diye seni tanýdýlar. Ben olmasam, seni kim bilecek? Önce benim adým anýlýyor. Ben baþroldeyim, sen fagüransýn. "
    " Hah hah ha. Ona fagüran deðil, figüran derler. "
    " Ha fagüran, ha fegüran, ne fark eder? Doðrusunu kim bilebilir ki? "


    Serdar Yýldýrým da, ilk andan itibaren Karagöz ile Hacivat'ýn yanýndaydý. Onlarýn konuþmalarýna kulak müþterisi olmuþtu. Karagöz'ün konuþmasýndan imla, kelime, söyleyiþ hatalarýný cýmbýzla çekip alarak, diliyle þekillendirip, doðrusunu söyleyen Hacivat, Serdar'ýn bilerek yaptýðý hatayý cýmbýzladý: " Oðlum, yazýyorsun bari doðrusunu yaz. Ona kulak müþterisi deðil, kulak misafiri denir. "
    Ayný anda kadýnýn biri, yanýndaki kadýna þöyle demektedir: " Üniversiteli gençler galiba. Çok güzel rol yapýyorlar. Týpkýsýnýn aynýsý Karagöz ile Hacivat bunlar. "
    " Doðru kardeþ, belli tiyatro eðitimi almýþlar. Böyle gerçekmiþ gibi rol yapan tiyatrocu az bulunur. Broadway yýldýzlarý, bunlara bir bardak su veremez. "
    Üniversiteli gençler galiba, diyen kadýnýn on yaþýndaki oðlu annesinin dediklerine katýlmýyordu. Annesi, çok güzel rol yapýyorlar, demiþti. Bakýn bu doðru olabilirdi. Dünya bir sahnedir dersek, onlar baþroldeki aktörlerden ikisiydi. Dünya sahnesine çeþitli devirlerde, çeþitli oyuncular önderlik etmiþti. Önderler, liderlik pozisyonlarýný hiçbir zaman kaybetmezler ve yüzyýllar sonra bile, bu özelliklerini sürdürürlerdi. Önemli olan, iyilikleriyle, artý deðerleriyle hatýrlanmaktý. Ýþte Karagöz ile Hacivat: Bu ikiliye kötüdür, fenadýr demek kimsenin aklýna gelmezdi. Her tip insan için, biçilmiþ kaftandýlar. Korkunç zordur, herkes tarafýndan beðenilmek, takdir edilmek.
    Annesi son olarak, týpkýsýnýn aynýsý, Karagöz ile Hacivat sanki bunlar, demiþti. Sankiyi aradan çýkartýrsak, geriye ne kalýr? Gerçekten bunlar Karagöz ile Hacivat olabilir miydi? Çocuk, annesinin elinden kurtulup, Karagöz'ün aðzýyla boðazý arasýndaki yeri yani sakalýný tutup çekiþtirdi. Sakal saðlamdý, tutanýn elinde kalmýyordu.
    Çocuk: " Anne, Karagöz'ün sakalý takma deðil, " dedi ve diðer eliyle Hacivat'ýn sakalýný çekiþtirdi. " Bak anne, Hacivat'ýn sakalý da takma deðil. Bunlar gerçekten Karagöz ile Hacivat, " dediyse de annesinin çatýlmýþ kaþlarýyla karþýlaþýnca sustu.


    Serdar daha sonra Karagöz ile Hacivat'ý kalabalýktan kurtararak Muradiye semtine götürdü. Oradan Çekirge semtine inecekler ve ikiliye türbelerini ziyaret ettirecekti. Yolda Serdar, þu internet kafeye girelim de resimlerinizi görelim ve hayat hikayenizi okuyalým, dedi.
    Bunun üzerine Karagöz: " Ýnternet kafe mi? Ne interneti, ne kafesi? Güvercin kafesi filan gibi mi? "
    Serdar: " Hayýr, güvercin deðil, tavþan kafesi. Suya yazý yazarsýn kalmaz ya internette havaya yazýyorsun kalýyor. Cep telefonunla resim çek, koy siteye, foruma, aylar sonra bile silinmez, bozulmaz. "
    Hacivat: " Cep telefonu mu? O da ne ki? "
    Serdar cebinden telefonunu çýkararak: " Ýþte bu. Sende de bundan bir tane olsun, ben burada sen Uludað'da rahatça konuþup anlaþýrýz. "
    " Hiç o kadar uzaktaki iki insan birbiriyle konuþabilir miymiþ " diyen Karagöz, Serdar'ýn üstüne yürüdü. Serdar kaçtý, Karagöz kovaladý. Az sonra yorulan Karagöz, Serdar'ýn peþini býrakýp bir kenara oturdu ve Hacivat'ýn gelmesini beklemeye baþladý.
    Karagöz çabuk sinirlenmiþti ama siniri hemen geçti. Karagöz ile Hacivat kafede resimlerini görünce gururlandýlar, hayat hikayeleri okununca duygulandýlar. Hayat hikayelerinin son bölümünü okumadan geçen Serdar müthiþ ikiliyi hala hayatta olduklarýna inandýrdý ve türbe ziyaretini kara listeye aldý. Onlara tarihsel ve teknolojik bilgi verdi.


    Serdar daha sonra Karagöz ile Hacivat'ý kapalýçarþýya götürdü ama onlarý oradaki izdihamda kaybetti. Ertesi gün Pýnarbaþý'na giden Serdar zaman makinesini göremedi. Araç ortada yoktu. Karagöz ile Hacivat zaman makinesine binip gitmiþler miydi? Yoksa belediye bu nedir deyip aracý çöpe mi atmýþtý? Belediye aracý çöpe atmýþ olsa bile Karagöz ile Hacivat'ý da çöpe atacak hali yoktu. Serdar, Bursa sokaklarýnda çok aramasýna karþýn, onlarýn izini bulamadý. Üzüntüsü doruða çýkmýþtý ki, bu hikayeyi yazýp rahatladý. Bu hikayenin Karagöz ile Hacivat'ýn hatýrlanmasý, akýllara düþmesi açýsýndan yararlý olacaðýný düþündü.


    SON
    Konu Serdar Yýldýrým tarafýndan (31-12-20 Saat 19:03 ) deðiþtirilmiþtir.

Benzer Konular

  1. Karagöz Ýle Hacivat Konuþmalarý 3
    By Serdar Yýldýrým in forum Serdar Yýldýrým Hikayeleri
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 03-10-19, 22:33
  2. Karagöz Ýle Hacivat: Bir Küp Altýn
    By Serdar Yýldýrým in forum Serdar Yýldýrým Hikayeleri
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 11-08-19, 22:57
  3. Karagöz Ýle Hacivat Konuþmalarý
    By Serdar Yýldýrým in forum Serdar Yýldýrým Hikayeleri
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 23-03-16, 18:47
  4. Karagöz Ýle Hacivat Konuþmalarý 2
    By Serdar Yýldýrým in forum Mizah
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 18-11-15, 19:08
  5. Karagöz Ýle Hacivat Konuþmalarý
    By Serdar Yýldýrým in forum Mizah
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 26-08-15, 21:59

Members who have read this thread: 0

There are no members to list at the moment.

Bu Konudaki Etiketler

Bookmarks

Bookmarks

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajýnýzý Deðiþtirme Yetkiniz Yok
  •