KARAGÖZ ÝLE HACÝVAT: MANGAL SEFASI
Hacivat: " Karagözüm, sucuk aldým. Gel mangal sefasý yapalým. "
Karagöz: " Birer kangal alalým ama benim bahçe küçük, kangala dar gelir. "
Hacivat: " Kangal demedim Karagözüm, mangal dedim. Mangalda sucuk piþirelim. "
Karagöz: " Kangalla çocuk bir arada olmaz. Yaþar'ý kangal ýsýrýr. "
Hacivat: " Caným, ne Yaþar'ý, ne kangalý, sucuk dedim, mangal dedim. "
Karagöz: " He öyle söylesene, sucuðu mandalla tavana asarsýn. "
Hacivat: " O neden? Neden sucuðu tavana asýyorsun? "
Karagöz: " Kurusun diye. Kuru sucuðun tadý farklý olur. "
Hacivat: " Tamam Karagözüm, sucuðu kuruttum, mangalý bahçeye oturttum. "
Karagöz: " Ben senin bahçeye gelmem, Hacivat. "
Hacivat: " Gelmezsen gelme. Ben de kendime ziyafet çekerim. "
Uzaklaþýp giden Hacivat'ýn arkasýndan Karagöz söylenir:
" Seni gidi beni bilmez. Kangalý kesmiþ, sucuk yapmýþ, mangalda piþirecekmiþ. Bende o sucuðu yiyecek göz var mý? "
SON
KARAGÖZ ÝLE HACÝVAT: BUZAÐI
Karagöz ile Hacivat yolda karþýlaþýrlar. Karþýlýklý selamlaþmadan sonra iþ arayan Karagöz'ün moralinin bozuk olduðunu gören Hacivat, ona derdini unutturmak için, bilmece sormaya karar verir:
" Karagözüm, sana bir bilmece sorayým da cevabýný ver. Öküz altýnda ne arýyor derler? "
Karagöz: " Tavþan arýyor derler. "
Hacivat: " Olmaz, tavþanýn öküzle ilgisi yok. "
Karagöz: " Tilki arýyor derler. "
Hacivat: " Tilkinin öküzle hiç ilgisi yok. "
Karagöz: " Kurt arýyor derler. "
Hacivat: " Kurt öküz altýnda aranmaz. Öküz bunu babasý, inek bunun annesi. "
Karagöz: " Koyun bunun amcasý, keçi bunun dayýsý. "
Hacivat: " Hani o þey büyür dana olur, tosun olur. "
Karagöz: " Dana olur, tosun olur. "
Hacivat: " Tamam, dana dedin, dananýn küçüðü. "
Karagöz: " Küçük dana . "
Hacivat: " Hah, küçük danaya ne derler? "
Karagöz: " Dana küçük. "
Hacivat: " Karagözüm, galiba bilemeyeceksin. "
Karagöz: " Ben bilemezsem sen bil. "
Hacivat: " Buzaðý arýyor derler. "
Karagöz: " Hý? "
Hacivat: " Öküz altýnda buzaðý arýyor derler. "
Karagöz: " Ben onun öyle olduðunu biliyordum ama aklýma gelmedi. Sorunun cevabý buzaðý. Bildim mi? "
Hacivat: " Bildin Karagözüm, bildin. "
Karagöz: " Bilemesem þaþardým. Bu soru kolaydý. Zor sorsan onlarý da bilirim. "
Karagöz' ün güldüðünü, neþelendiðini gören Hacivat sevinir. Karagöz'ü de sevindirmek ister ve ona pazar yerinde hamallýk bulur. Günün geri kalan kýsmýnda sandýkla portakal, limon taþýyan Karagöz akþamüstü kazandýðý iki akçeyle evinin yolunu tutar.
SON
KARAGÖZ ÝLE HACÝVAT: TURÞU
Hacivat: " Haným turþu kurduydu. Turþular bir olmuþ. "
Karagöz: " Haným tarla kurduydu. Kuþ mu olmuþ? "
Hacivat: " Caným Karagözüm. Ne kurdu, ne kuþu? "
Karagöz: " Kurt Bozkurt, kuþ Zümrüdü Anka Kuþu. "
Hacivat: " Haným turþu kurduydu. Turþular olmuþ dedim. "
Karagöz: " Hani masalda Bozkurtlar Zümrüdü Anka Kuþu'nu tepelemiþ. "
Hacivat: " Eee. "
Karagöz: " Ben de seni tepelerim. "
Karagöz Hacivat'ýn üstüne yürür.
Hacivat: " Dur Karagözüm, ben ne yaptým? "
Karagöz: " Daha ne yapacaksýn? Tepeme çýk öt bari. "
Hacivat: " Tepene çýkýp öteyim mi? Ne gibi ötmemi istersin Karagözüm? "
Karagöz: " Ýster horoz gibi öt, ister bülbül gibi öt. "
Hacivat: " Eþek gibi öteyim mi? "
Karagöz: " Eþek ötmez anýrýr. Ýstersen anýrabilirsin. "
Hacivat: " Ben anýramam ama sen iyi anýrýrsýn, Karagözüm. "
Hacivat tarafýndan eþek yerine konmak Karagöz'ü çileden çýkarýr. Hacivat'ýn üstüne hamle yapar. Hacivat geri dönüp kaçmaya baþlar. Karagöz Hacivat'ý evinin önüne kadar kovalar. Hacivat evine girer ve kapýyý sürgüler. Kapýnýn önünde baðýrýp çaðýran Karagöz'e pencereye çýkan Hacivat'ýn hanýmý söylenir:
" Aaa yeter be! Git kendi evinin önünde baðýr. "
Hacivat'ýn hanýmýnýn sözleri karþýsýnda Karagöz sessizce oradan uzaklaþýr. On gün ne Hacivat'ý arar ne de onun evinin önünden geçer. Ýki ayrýlmaz dost sonradan barýþýrlar.
SON
KARAGÖZ ÝLE HACÝVAT: LEYLEK ETÝ
Hacivat: " Karagözüm, ziyafet var. "
Karagöz: " Hý.. "
Hacivat: " Ziyafet var, ziyafet. Al hanýmý, Yaþar'ý. Bu akþam bize gelin. Levrek aldým, piþirip yeriz. "
Karagöz: " Bu akþam size gelemeyiz, leylek eti yiyemeyiz. "
Hacivat: " Leylek demedim Karagözüm, levrek dedim. Levrek balýðý. "
Karagöz: " Býrak ya Hacivat, ne zamandan beri leylekler balýk oldu. "
Hacivat: " Leylekler balýk olmaz, týpký benim Karagöz olamadýðým gibi. "
Karagöz: " Keþke Karagöz olsan, bana benzesen Hacivat. "
Hacivat: " Aman, hayatta isteyeceðim en son þey sana benzemek. Ben bu halimden memnunum. "
Karagöz: " Tamam, bana benzeme. Git Halim'le Memduh'a benze. "
Hacivat: " Sen ne diyorsun Karagözüm? Halim'le Memduh da kim? "
Karagöz: " Sizin mahalleden yeni taþýnmýþlar. Bizim mahalleye geldiler. "
Hacivat: " Eee sonra? "
Karagöz: " Bizim mahalleyi beðenmediler. Sizin mahalleye geri dönecekler. "
Hacivat: " O neden? "
Karagöz: " Çünkü onlarý dövdüm. Alaycý konuþmaya devam edersen seni de döverim. "
Hacivat: " Sustum Karagözüm, yeter ki beni dövme. "
Karagöz: " Leylek eti falan da yemem. "
Hacivat: " Yeme Karagözüm, leylek eti yeme. "
SON
KARAGÖZ ÝLE HACÝVAT: KARAGÖZ AÞIK
Genç Karagöz Bursa sokaklarýnda elinde bir demet ýsýrgan otuyla hýzlý adýmlarla yürürken, Hacivat'la karþýlaþýr. Hacivat sorar:
" Hayrola Karagözüm, bu ne acele? Sanki peþinden köpek kovalýyor. "
Karagöz: " Sus Hacivat! Köpek beni niye kovalasýn? O ancak senin gibileri kovalar. "
Hacivat: " Hemen kýzma Karagözüm, lafýn geliþi öyle dedim. Hýzlý hýzlý nereye böyle? "
Karagöz: " Hý.. "
Hacivat: " Hýzlý hýzlý nereye böyle? Yani nereye yetiþeceksin? "
Karagöz: " Þey, yavuklumla buluþacaðým da. "
Hacivat: " Yavuklun mu? Senin yavuklun mu var? "
Karagöz: " Var tabi, neden olmasýn? Ben sevemez miyim yani? "
Hacivat: " Tabi seversin, yavuklun da olur. O elindeki nedir? Isýrgan otu mu? "
Karagöz: " He ya ýsýrgan otu. Yavukluma verecektim "
Hacivat: " Olur mu Karagözüm, hiç insan sevdiðine ýsýrgan otu verir miymiþ? "
Karagöz: " Ee o zaman ne verir?
Hacivat: " Karanfil verir. "
Karagöz: " Kara fil mi? Afrika mý burasý? Fil ne arar? "
Hacivat: " Karanfil dedim Karagözüm. Bir tür çiçek. "
Karagöz: " Çilek bulunmaz þimdi, mevsimi deðil. "
Hacivat: " Çilek deðil, çiçek dedim. Her neyse sen iyisi kýrmýzý gül götür. "
Karagöz: " Hý.. "
Hacivat: " Kýrmýzý gül, kýrmýzý gül. "
Karagöz: " Kýrmýzý tül mü? Perdelik tüllerden mi? "
Hacivat: " Dur Karagözüm, ne perdesi ne tülü. Kýrmýzý gül dedim. "
Karagöz: " Kýrmýzý kül mü? Amma yaptýn Hacivat, külün kýrmýzýsý mý olurmuþ? "
Hacivat: " Yine yanlýþ anladýn. Peki o zaman senin dilinle konuþalým. Ya nesi olur? "
Karagöz: " Sen de ne cahilsin Hacivat. Külün rengi kül rengi olur. Bilmiyorsan öðren. "
Karagöz'ün yanlýþ anlamalarý karþýsýnda sinirlenen Hacivat ne kadar hýrslandýðýný Karagöz'e fark ettirmemeye çalýþýr. Kuruyan dili damaðýnda zorlukla döner:
" Tamam Karagözüm, yavukluna ne istersen götür. Isýrgan götür, sarýmsak götür, soðan götür. "
Hacivat, ister ýspanak götür, ister pýrasa götür, diye söylenerek uzaklaþýr gider. Hacivat'ýn arkasýndan bakakalan Karagöz çabucak aklýný toplar. Kendini daha saðlýklý düþünmeye zorlar:
" Hacivat'ýn her dediðini ýsýrganýn yanýnda yavukluma hediye etsem iyi olacak. Þimdi ben sarýmsak, soðan, ýspanak, pýrasa nerede bulurum? "
Karagöz aradýklarýný komþularýn yardýmýyla tamamlar. Hepsini bir sepete koyarak yavuklusuna verir. Karagöz'ün yavuklusu genç kýz hediyelerden dolayýsýyla memnun olur. Bu genç kýz Karagöz'ün oðlu Yaþar'ýn annesidir.
SON
Bookmarks